Rus kültürü Ankara'da tarihi sokaklarda yaşatılıyor

Sovyetler Birliği'nin baskısından kaçan Ruslara kucak açan Mustafa Kemal Atatürk'ün kabul ettiği Ruslar 3. kuşaklarıyla Başkent Ankara'da kültürlerine sahip çıkmaya devam ediyor. Rus-Türk Dostluk Evi Başkanı Erol Uğurlu, Ksenia Mayakova'nın Ankara'yı bir Ankaralı gibi gez adlı projesine konuk oldu ve Ankara'da Rus kültürünün sergilendiği yerleri tek tek anlattı.

Yüz yıl evvel ailelerinin Rusya'daki siyasi ve politik nedenler sonucu Türkiye'ye göç etmek zorunda kaldıklarını ve bu ailelerin üçüncü nesli olduklarının altını çizen Erol Uğurlu, "Onların çocuklarıyız. Türkiye'de doğduk. Türkiye'de büyüdük. Türk pasaportuna sahibiz.Isimlerimiz Türk. Ancak tabii ki ruhumuz her zaman Rusya'da" dedi.

 Rus-Türk Dostluk Evi Başkanı Erol Uğurlu'nun Ksenia Mayakova'ya verdiği röportajdan öne çıkan satırlar:

Yıllar önce inşa edilen Rus yapılarına sahip çıkıyorlar

Burada bu bir Rus cemaati var. Türkiye'de yaşayan. Türkiye'ye yerleşip Türkiye'de mutlu olmaya ve iş kurmaya çalışan insanlar bir cemaat oluşturuyorlar. Ve bu cemaat günbegün tabii ki azalıyor. Ödünler artıyor, kimi göç olarak yurt dışına taşınıyor. Az bir nüfus kalıyor Türkiye'de ama bu nüfus da yine birbirine bağlı olarak hayatlarını devam ettiriyorlar, geleneklerini devam ettiriyorlar. Bunlara bağlı olarak da eski yüzyıl içerisinde Türkiye'de oluşmuş Rus Cemiyet Evleri, Rus elçiliklerin binaları, Rus kültürüne sahip yerleri korumaya çalışıyoruz.

Ankara'da kurulan ilk Sovyet diplomatik temsilcilik binalarını, mezarlıklarını, kültür evlerini, hastanesini bu cemiyet ve cemaat koruyor. Bugüne kadar da getiriyor. Bu arada tabii ki Rusya içerisindeki kontakları, akrabaları üniversiteler veya akademiler veya kurumlarla da irtibatını kesmiyor. Devam ettiriyor. O yardımlaşmalar, karşılıklı gidiş gelişler devam ediyor.

Rus kültürü böylece burada bir yer ve zemin teşkil ediyor. Tabii ki bu Türk bir Rus dostluğuna da bir katkıda bulunuyor. Bu insanların bir dolu Türk dostları oluyor. Türklerin de bir dolu Rus dostları oluyor.
oluyor. Bir akraba topluluk oluşmuş oluyor. Bunların tabii güzel bir yer edinmesi için böyle binalara ihtiyacı var. O kültürü yaşatmak için o zenginliği ileriki kuşaklara taşıtmak için. Biz de burada Ankara'da bu Rus
kültürünü taşıyan, binalara sahibiz ve onları koruyoruz, restore ediyoruz. Ve tekrar halka açıyoruz. Rusya'dan gelen misafirlerimizi ağırlıyoruz. Türkiye'de Rus dostlarımız yanında Türk dostlarımızla birlikte buluşturuyoruz.
sergiler açıyoruz. Ve bu bir sadece bir amatör zenginlik, güzellik. Bu güzelliği de burada paylaşıyoruz.

Ankara Kalesi'ne komşu Kültür Evi'nde değerlerini yaşatıyorlar

Bu binamız son senelere mahsus bir bina. Bunun yanında yaklaşık işte bu toplam olarak Ankara'da yedi binamız var.
Hepsinin müze ve kültür merkezi olarak kullanıyoruz. Burası son dönem revaçta olan Ankara Kalesi'nin girişinde ve güzel bir konumda. Bu binaları vakfımızın üyelerinin katkılarıyla, dostlarımızla satın aldık. Restore ettik
restore derken, Rus kültürünün zenginliklerini, renklerini buraya yansıttık. burada binamızda halkımıza ve aile koleksiyonuna ait tabloları sergiliyoruz. Koleksiyonumuzda yedi bine yakın Sovyet sanatçısının eseri var. Bugüne kadar Sovyetler Birliği'nin dışarısına çıkartılmış en büyük sanat koleksiyonu diyebiliriz. Bunları yedi binamızda sergiliyoruz. Kimini satıyoruz? Yeni kuşak, Rus sanatçılarının eserleri, yeni kuşak, Türk sanatçılarının eserlerini de alıyoruz. Ama bu alıp bir ticari amaçla değil sanatçılara yardım, destek amaçlı. Onları burada sergilerken de buraya bir gelir kapısı olsun, vakfın yaşaması için de açık kapı bırakılsın diye uğraşıyoruz. Burada Rus yemekleri de yapıyoruz.tabii ki bu topluluk olarak veriyoruz. Rus yemeğini isteyen gruplar oluyor. Rus kültürünü yakından tanımak isteyenler oluyor. Işte vakıflar oluyor. Onlara kapımızı açıyoruz. Onlara burada işte Rus mantısı dediğimiz Pelmeni işte çorbamız borçka veya Kivevski veya Riba Balık olarak menüler sunuyoruz. Tabii ki bunlar hepsi Rus bestekarlarının düzenledikleri parçaları bir Rus sanatçı tarafından piyanomuz eşliğinde onlara sunuyoruz. Burada Türk Rus dostuna bir katkıda bulunmak.

Burada bir ticari kaygımız yok. Ticari bir uğraşımız da yok. Buradaki çalışan tüm personel hepsi bu kültüre inanan, bu kültürün iki ülke arasında bir bağlayıcı köprü olacağına inanmış insanlar. Kimse bir para veya bir zenginlik amacıyla değil. Kültürün verdiği zenginliği için burada. Kütüphanelerimiz var. Bu kütüphanelerimiz tabii ki Rusya Kültür Bakanlığı'nın da yardımı. Onların gönderdiği kitaplar, eserler aynı zamanda Ankara'da işte bundan yaklaşık altı sene evvel kurulan dediğimiz şey Rusya Hilal Ajansı'nın da yankıları ve Ankara'da bulunan Rusya Federasyonu katkıları fazlasıyla var.

Katkılarla buraya bir ruh geldi, renk geldi. buradan Ankara'ya her zaman kuşbakışı bir görüntü veriyoruz. Karşımızda Atatürk'ün mozolesi var. Onunla karşı karşıyayız. Tabii ki bu topraklarda bu güzel vatanda yaşamamızın birinci ve en önemli noktası Mustafa Kemal Atatürk'ün Ruslara kapıyı açması karşılıklı bir dost köprüsü oluşturulması. Yıllarca savaşan iki halkın artık bir denizin iki yakasını, iki kadim ülkesinin halkı olarak hep barış içinde geçinmesi için Lenin'le kurdukları bir dostluk köprüsü. Bu köprü yıllardır devam ediyor. Inanırım çocuklarımız da, torunlarımız da bu dostluk içerisinde güzel günler içerisinde bu kültür evlerinde, bu kültür merkezlerinde beraber oturup yerler içerler, gezerler. Siz St. Petersburg'dan gelmiştiniz ve bizim ailelerimiz de tabii ki St. Petersburg kökenli insanlar. Saint Petersburg'un burada ayrı bir ruhu var. Binalarımız içerisinde St. Petersburg'la ilgili kitaplar, Yaygılar, resimler ve St. Petersburglu sanatçıların eserlerini görebiliyoruz. St. Petersburg ağırlıklı bir ruh burada var. Saint Petresburg belediyesinin turizm tanıtım ofisi olarak da burası bir görev alıyor fahri olarak. Aynı zamanda Sovyetler Birliği zamanında kurulmuş Sovyet Sanatçılar Birliği ve St. Petersburg Sanatçılar Birliği'nin de temsilciliğini yapıyor. Bu sanatçılar birliğinin verdiği destek. Burada hep Türk sanatçılarla beraber sergi açması, sergi çalıştayı yapması, konserler vermesine de olanak sağlıyor. Onların burada bir evi olmuş oluyor. Rusya'dan gelen Ankara'yı ziyaret eden, diplomat olsun kültürel olsun, sanatsal olsun, kim gelirse bu evimizi ziyaret ediyor. Tabii biz onlara burada sadece bir Ankara'da biz de varız demekle kalmıyoruz. Oradan getirdiğimiz ruhu da onlara, dünyanın her yerinde yaşayabileceğini gösteriyoruz. Burada, onlara, onların atalarının da hep hayranı olduğu
Samagon ikram ediyoruz. Bu samagon yıllardır burada var. Türkiye'de Ankara'da yaşamış olan Rus ailelerin sunduğu ikram. Türkiye'de Türk kahvesi biz de Samagon.