Silkelenme Zamanı

Volkan Demirel yönetiminde ilk maçına Göztepe deplasmanında çıkan Gençlerbirliği, Eroğlu döneminden farklı olarak sahaya dörtlü defans sistemiyle başladı.

Thallisson'un cezalı olduğu mücadelede, Zuzek-Goutas tandeminin önünde Oğulcan ve Tom ikilisi merkez orta sahada (ikili ön libero) görev alırken, Koita da ilk 11'de yerini aldı.

Mücadele, her iki takım için de orta sahaya yığılı (ikinci bölge oyunu) şeklinde geçerken, takımlar birbirine karşı belirgin bir üstünlük kuramadı. Ceza sahası içerisine çekildiğimiz anlarda özellikle Dele-Bashiru, savunma hattının ortasına dahil olarak defansı beşe tamamladı ve bu sayede savunmada sayısal üstünlük sağlandı. Göztepe'nin de çok baskılı olmadığı ve hücumda çoğalamadığı ilk yarının uzatma anlarında, altı pasa doğru kesilen tehlikeli ortada maalesef golü kalemizde gördük ve ilk devreyi 1-0 geride kapattık.

Hüseyin Hoca döneminde rakibi çok daha geride karşılayıp, ikinci bölge baskısını uygulamadığımız anlar olmuştu. Ancak Volkan Hoca döneminin ilk maçında gözlemlediğim en belirgin değişiklik, takımın fiziksel olarak daha çok ikili mücadeleye girmesi ve rakibi ikinci bölge alanında karşılayarak tehlikeli hücumlar geliştirmesini engelleme çabası oldu.

İkinci yarının başından 60. dakikaya kadar olan bölümde iki takım da oyunu düşük tempoda (rölantide) götürürken, bu dakikadan sonra Gençlerbirliği topa biraz daha hükmeden ve rakip yarı sahada daha fazla bulunan taraf oldu. Göktan ile yakaladığımız net pozisyonu değerlendiremezken, Niang ile bulduğumuz şut fırsatlarını da kaleci Lis kurtararak maçın 1-0 devam etmesini sağladı. Bu süreçte Göztepe, kontra ataklarla pozisyon bulmaya çalıştı ancak Gençlerbirliği, savunma disiplininden vazgeçmeyerek çok yerinde müdahalelerle buna izin vermedi.

Maçın tamamında Erhan'ın kurtardığı iki pozisyon haricinde net pozisyonlar bulamayan Göztepe karşısında ekibimiz, sahadan 1-0 mağlubiyetle ayrıldı ve Volkan Demirel dönemindeki ilk maçından puan çıkartamadı. İkinci yarıda topa sahip olduğumuz bölümler Göztepe'ye nazaran daha fazlaydı ve oyun kurma çabalarımız net olarak gözlemlendi.

İlerleyen haftalarda oyun disiplini ve set oyununda da istikrar sağlayabilirsek, istediğimiz puanlarla beraber düşme hattından uzaklaşmamız hayal olmaz. Fakat şunu unutmayalım ki, önümüzdeki fikstür oldukça zorlu ve sadece oyun gücünden çok daha fazlasına ihtiyacımız olacak maçlar oynayacağız.
Önümüzde Ankara'da oynayacağımız Başakşehir maçına ne olursa olsun mutlaka 3 puan almak için çıkmalı ve milli maç arasına kendimizi bir nebze olsun güvenli bölgeye atmalıyız.