Ankara'nın kökeni yüzlerce yıl öncesinde dayanan bir şehir oluşu, onun farklı alanlarda adından söz ettiren bir yer olmasını beraberinde getiriyor. Osmanlı, Selçuklu ve daha eski dönem devletlerinin himayesi altında kalan Ankara'nın manevi olarak da tanınmış ve hürmet gösteren kişilere ev sahipliği yaptığı biliniyor.
Bu isimlerden sadece birisi olan Hacı Bayram-ı Veli 14. yüzyılın sonları ile 15. yüzyılın başlarında Ankara'da yaşadı. Öğretileri ile bir çok isim yetiştiren bu zat vefatından sonrasında da şehir halkı tarafından ilgi görmeye devam etti.
AVLUSUNDA 100'DEN FAZLA ARKEOLOJİK PARÇA VARDI
Hacı Bayram Veli'nin vefatının ardından defnedildiği türbe, şehir halkı tarafından günümüzde ziyaretçi akınına uğruyor. İnsanların aile ve yakınlarıyla bahçesinde sohbet ettiği bu mekanda bir zamanlar açık hava müzesi vardı.
Anadolu Medeniyetler Müzesi açılmadan önce, avlu sütunlarla çevrilerek müze olarak kullanıldı. Müze meydanında 1930'larda çeşitli kazılardan elde edilen Etimesgut Hitit-Frig Aslanı ve Ahi Yakub Camii'nin kanatlı sfenksi gibi çeşitli tarihi eser bulunuyordu. Bu olay zamanla kayboldu ve söz konusu alan boş alan olarak cami sınırları içerisinde kaldı. (kaynak ankarafili)