Ankaragücü bir sezon boyunca yapılan hataların sancısını yaşıyor

Öncelikle Süper Lige çıkan Gençlerbirliği'ni ve başkan Osman Sungur'u, Kadınlar Süper Lig şampiyonu olan ABB Fomget ve Başkan Yalçın Demirkol'u ve onların huzurunda 2 camiayı da kutluyorum. Büyük iş başardılar. Şampiyon oldular. Daha ötesi yok!

2 kulübümüzle ilgili yazılacak, söylenecek çok şeyim var. Bunu ilerleyen günlerde çok gündeme getireceğim.

Ankaragücü için gelinen noktada durum değerlendirmesi yapalım. Ankaragücü, Mustafa Kaplan ile 2'de 2 yapmasına rağmen halen ipleri eline geçiremedi.

Ankaragücü son hafta kazansa bile, Amed SF'i ağır farkla yense bile, ipler halen elinde değil. Sakaryaspor 1 puan alsa, Manisa FK da Ümraniyespor'u yense Ankaragücü 2.Lige düşüyor. Pendikspor'u ise hiç saymıyorum bile. Dörtlü, üçlü averaja baktığımızda Ankaragücü açısından, Pendikspor devre dışı. Karagümrük'ü yenerek kendilerini kurtardılar. Bu galibiyete de süpriz olarak bakmamak lazım. İstanbul kulüpleri kendi aralarında bazen böyle ilginç sonuçlar alabiliyorlar.

Keçiörengücü maçı, Ankaragücü'nün kazanması gereken bir maçtı ve kazanıldı. Çok analiz yapacak bir şey de yok. Mustafa Kaplan dokunuşlarıyla alınan bir maç oldu.

Mustafa Kaplan geldiğinden bu yana, yapılması gereken her şeyi yaptı. Takımı yarışta tuttu. Ama geçmiş o kadar kötü harcanmıştı ki, Mustafa Kaplan'ın yapacakları da bir yere kadardı. Mustafa Kaplan tek başına 50 kişinin yaptığını yaptı.

Sezon başından bu yana İsmail Mert Fırat, Feridun Geçgel, Levent Onuk, Seyit İçgül, Emre Yıldız, Kaplan hariç tüm teknik direktörler ve bu yapının en tepesinde bulunan Faruk Koca el birliği ile kulübü bu rezil cenderenin içine soktular.

Düşme kalma hesabı yapmaktan, tüm taraftar matematik profesörü oldu.

Oysa denklem çok basitti. Bırakın sezonun genelini, Mustafa Dalcı'dan sonra Mesut Bakkal yerine, Mustafa Kaplan getirilseydi, takım o kritik 4 maçtan daha fazla puanla ayrılırdı ve bugün Keçiörengücü galibiyetiyle ligde kalmayı garantilemişti. Mesut Bakkal göreve getirilerek, 4 maç feda edildi. Ve ne garip tesadüf ki, o dönemde Pendik ve Manisa FK maçları oynandı.

Peki neden Mustafa Kaplan yerine, Mesut Bakkal'ı tercih ettiler. Çünkü Mustafa Kaplan gelir, takımı kümede tutar, kraldı, sonra da imparator olur diye korktular ve getirmediler. Ta ki takımdan umudu kestiler, Mustafa Kaplan gelse bile bu takım nasıl olsa düşer dediler o zaman getirdiler. Bu yapılan en masum ifadeyle vicdansızlıktır!

Mustafa Hoca, dün ilginç bir olay da yaşadı. Maç sonu basın toplantısında, Dorin Rotariu'nun babasının öldüğünü, söyledi. Ancak Michal Rakoczy'nin babası ölmüş. Bende bunu Twitter'da yazdım. Yanlış olduğu kulübün açıklaması üzerine ortaya çıkınca sildim. Maçın gerginliğine verdik.

Gelelim bu haftaya. Rakip Amed SF. Her ne kadar puan cetvelinde şansı olsa da play-off şansı kalmadı. Boluspor'un Adanaspor maçı var ve Boluspor o maçı kesin kazanır. Üstelik Iğdır FK'da devrede. O nedenle Amed SF hedefsiz gelecek. Ancak 1 haftadır görüyoruz ki, Diyarbakır'da Ankaragücü'ne büyük bir kin var. O kin nedeniyle "Ankaragücü'nü Amed SF düşürsün!" naraları atıyorlar. Açık konuşalım. Ankaragücü zorda olsa maçı alabilecek güçte. Ama sonuçta her şey sahada bitiyor. O gün ne olacak göreceğiz.

Ankaragücü'nün kazanmasını, Manisa FK'nın puan kaybetmesini, ya da Erokspor'un kazanıp Sakaryaspor'u devreye sokmasını bekleyeceğiz.

Yalnız şu uyarıyı da yapmadan yazıyı bitirmek istemiyorum. Diyarbakır'da oynanan Amed maçında, hiç bir Ankaragücü oyuncusu, taraftarları tahrik etmemesine rağmen, sahaya yüzlerce yabancı madde yağdı. Oysa 1 tane Ankaragücü oyuncusu, rol yapıp, yerlere yatsa olay farklı yerlere gidebilirdi. Maçı hakem orada bitirebilirdi. Şimdi bu hafta Amed'li oyuncular bu kadar iyi niyetli olurlar mı bilmiyorum. O nedenle biz uyarımızı yapalım. Lütfen sahaya yabancı madde atma, attırma!