Ne anlama geliyor diye sorduğumda; “Filenin Sultanları, İtalya’ya yenilir, Ankaragücü Elazığspor’a yenilir, A Milli takımda İspanya’ya yenilir!” dedi.
Maalesef üçü de oldu!
Önce voleybol yenilgisiyle üzüldük, sonra Ankaragücü hezimeti ve nihayetinde de İspanya hezimetini yaşadık.
Üçüne de üzüldük. Ama elbette asıl üzüntümüz Ankaragücü’nün içinde bulunduğu durumaydı.
Maç sonunda başlayalım. Sanırım Eryaman Stadı’nı görevliler haricinde en son terk eden bendim.
Maç sonu protokolün önünde taraftarlar Başkan Gazi Ercüment Tekin ve yöneticilerin etrafını çevirdiler. Herkes üzgündü. Bir taraftar cep telefonunu çıkardı ve resimdeki çocukları gösterdi. “Bu çocuklara yazık değil mi?” diye sordu. Başkan Tekin, hak verdi. Başka bir taraftar, “Bu takıma neden sahip çıkmıyorlar. Ankara neden sessiz. Neden kimse yardımcı olmuyor, seçim olsa gelirlerdi, Bursa’ya bakın herkes nasıl Bursaspor’a sahip çıkıyor!” diye adeta haykırdı. Başkan Tekin, sessiz kaldı. Aslında aynı soruları, kendisi de belki de kendi çevresine bir günde 100 kere soruyordur. Ama yanıt bulamıyordur. Başka bir taraftar da “gerekirse maaşımı bile size bağışlarım, tepkimiz size değil, sahipsiz bırakanlara!” dedi.
Soyunma odası koridorlarına indim. Elazığ’dan gelen gazeteci arkadaşlarla sohbet ettik. Maçın skorunun aslında bu olmadığını söylediler. İlk yarım saat Ankaragücü’nün çok iyi oynadığını, o bölümde Elazığspor’un çaresiz kaldığını, ama tecrübeli ayaklarla işi bitirdiklerini söylediler. Ligin net favorisinin Elazığspor olduğunu söylediler. Özellikle de Beykan Şimşek ve Fuat Bavuk farkıyla. Ankaragücü içinde “Bizde aynı yollardan geçtik. Hatta daha kötü zamanlar geçirdik. Sizde tecrübeli bir sürü isim var. Bizde 15-16 yaşında çocuklar oynuyordu. Ama bir belediye başkanı çıktı ve her şeyi değiştirdi. Para verdi. Takımı toparladı” dediler.
Futbolcular doğal olarak çok üzgündü. Bir kısmıyla konuştum. Özellikle Osman Çelik’le sohbet ettik. Bireysel performansıyla ilgili konuştu. Hazır olmadığını, zaten 60 dakika oynamayı planladıklarını söyledi. Takımla ilgili ise umutsuz olunmaması gerektiğini üzerine basa basa söyledi. Yeni katılacak oyuncularla, takımın kısa zamanda içinde toparlanacağını, fikstür şanssızlığı yaşadıklarını, ligin en iddialı takımlarıyla ardı ardına oynadıklarını vurgu yaptı. Tüm taraftarlardan bundan sonraki süreçte destek istedi. Özellikle genç oyunculara moral verilmesi gerektiğini, hepsinin sahaya çıkarken ayaklarının titrediğini söyledi.
Gecenin sonunda Mustafa Kaplan soyunma odasından çıktı. Ayak üstü kısa bir sohbet ettik. Mustafa Hoca, rakibin tecrübeli oyuncularını durduramadıklarını, hücum bölgesinde yetersiz ve çok eksik kaldıklarını, maç öncesi uyardığı duran top ve yan toptan, özellikle dikkat çektiği Fuat’tan gol yediklerini söyledi.
Bunlar konuşulanlar. Tabii burada gün sonunda görülen tabloya baktığımızda Ankaragücü adına 3 maçta 1 puan ve önümüzdeki hafta BAY haftası, 5.hafta da yine zorlu bir İstanbul deplasman maçı var.
Bu tabloda taraftarları artık çıldırma noktasına getirdi.
“Yine mi düşüyoruz!” endişesi var…
BU MAÇ HEDEFİ BELLİ ETTİ
Ankaragücü’nde bu maç artık hedefi net belli etmiştir. Hedef küme de kalmaktır…
Ne yapılacak edilecek ve alta 4 takım alınıp, bu sezon kazasız belasız geçirilecek.
Bunun içinde öncelikle bu ligdeysen, bu ligin futbolunu oynayacaksın. Ankaragücü ilk yarım saat pas, pres, baskı, tempo derken iyi futbol oynadı. Rakipte buna şaşırdı. Ama herkes biliyordu ki bu geçici bir durumdu. Nihayetinde kornerden dönen topta, basit bir gol yendi. Burada ben Mustafa Hoca’da dahil tüm takıma suç bulurum. Maç 0-0 iken bu kadar az adamla yakalanmaz. 2.gol zaten klasik sorun duran top, 3.gol nadir yenilebilecek bir gol ve 4.gol yine hava topu. Bu toplara Fatih’in çıkması ve alması lazım.
Bu arada durum 0-0’ken ve 1-2’yken yakalananlar atılabilse işler değişirdi. Yusuf Emre Gültekin’in şık golü de maalesef işe yaramadı.
Takımda sorunlar zaten belli. Ama bana göre santrforsuz başlamak rakibi de rahatlatıyor. Her şeye rağmen Atakan Güner ile başlamak doğru bir tercih olur diye düşünüyorum. Atakan Güner’in de en azından Türk Metal hazırlık maçının ilk yarısındaki gibi bir havada oynaması lazım. Mervan Yusuf Yiğit ne zaman hazır döner bilemeyiz. Ama dönene kadar bu şekilde idare edilecek. Hasan Nazarov ve Diogo da takıma kazandırılabilirse iyi olacak. Ben Yusuf Emre Gültekin ve Osman Çelik’in maç tempolarını yükselttiklerinde farklı bir Ankaragücü izleyeceğimizi düşünüyorum.
PANİK YAPILMAMALI!
Paniğe kapılmak işi daha da zorlaştırır.
Lig kendini belli etti.
Bizim rakiplerimiz; Altınordu, Bucaspor, Karaman, Kepez olacak. Belki araya birkaç takım daha girer. Ama bu takımlara yenilmemek, diğer maçlarda da 1 puan için sahaya çıkmak lazım. Yani bu ligin futbolunu oynayacaksın…
Yönetim bazında da söyleyeceğim şeyler şunlar. Başkan Gazi Ercüment Tekin zaten son basın toplantısında A’dan Z’ye her şeyi anlattı. Şu anda gerçekten de talip olan iddialı biri varsa, gelsin bırakalım dedi. Ama tabii ki de kimseler yok!
Gerçekten talip varsa gelsin bizde Ankaragücü menfaatleri için destek verelim.
Ama bu yönetimin devam edeceği aşikar. Yönetim iyi niyetli. Oyuncuların paraları zamanında yatırılmalı. Para sorunu yaşanmamalı. Gerekirse prim sistemiyle oyuncular motive edilmeli. Bu cendereden kazasız çıkmak için her yol denenmeli.
Şu an bir galibiyet alınırsa, hava değişir.