Mayıs ayının sonunda Gençlerbirliği’ni Süper Lige, Ankaragücü’nü 2.Lige göndermiştik. Bir tarafta sevinmiştik, diğer tarafta kahrolmuştuk.
Geriye dönüp baktığımızda 2 ayı aşkın bir zaman geçmiş ve yine lig heyecanı başladı.
TSYD Ankara Şubesi tarafından organize edilen Ankara Kupası’nın 58.cisi bu yılda oynandı. Dönem dönem format değiştiren kupa da, bu sezon Ankaragücü ve Gençlerbirliği finali oynandı ve kupa sahibini buldu. Gençlerbirliği ezeli rakibi, ebedi dostu Ankaragücü’nü 2-1 yenerek kupayı müzesine götürdü.
KUPA ÇOK DEĞERLİ
Bu kupanın bana göre korkunç bir değeri var. Ülkemizde her şeyin tez zamanda tüketildiğini düşünürsek, 58 yıldır sürekli düzenlenen bu organizasyon son derece prestijli ve itibarlı.
Bu organizasyonu İstanbul, İzmir ve Adana şubeleri devam ettiremediler. Ama Ankara devam ettiriyor. Ki hepiniz biliyorsunuz, Ankara medya anlamında, yukarıda ismini saydığım 3 ilden de geride. Bu nedenle başta Murat Tarhan olmak üzere, gelen geçen tüm dernek başkanı ve yöneticilerini tebrik ediyorum.
GÜÇ FARKI VARDI
Maça gelirsek. Arada büyük bir denge farkı vardı. Bir tarafta Süper Lig ekibi Gençlerbirliği, diğer tarafta 2.Lig ekibi Ankaragücü…
Bu sezon Süper Lige dönüş yapan Gençlerbirliği’nin son durumu nedir merak konusuydu.
Mustafa Kaplan nezaretinde alt yapı ağırlıklı bir kadroyla yola çıkan Ankaragücü ne seviyedeydi, yeni genç yetenekler parlayacak mıydı, bunlar da merak konusuydu.
Gençlerbirliği tecrübeli 2 ismin 2 şık golüyle maçı kazandı. Ankaragücü’nün de oyundan çok, mücadelesi, azmi, arzusu beğenildi.
Ankaragücü maça; kalede Fatih, savunma bloğunda İsmail, Mert Can, Mahmut Tekdemir, Halil İbrahim- orta sahada bu dörtlünün daha çok içine girerek oynayan Mesut Emre Kesik, Ahmet Emre, Bedirhan, sağ kenarda Hasan Nazarov, solda Miraç ve en uçta da Atakan Güner on biriyle başladı.
Bu yarıda takım fiziksel olarak Gençlerbirliği’ne karşı zayıf göründü. Oyunda ağırlık Gençlerbirliği’ndeydi. Ama Ankaragücü’de maçı bırakmadı. Fatih, Mert Can, Ahmet Emre, Bedirhan, Miraç, Hasan Nazarov gibi alt yapı patentli oyuncularla maça başlayan Mustafa Kaplan, genel anlamda takımına istedikleri yaptırdı. Bu yarı Ahmet Emre ve Atakan Güner ile de önemli pozisyonlara girildi. Ancak sonuç alınamadı.
İkinci yarıya oyuncu değişimleriyle başlayan Mustafa Kaplan, takımından bu kez daha da fazla istediğini almaya başladı. Önde basan, pres yapan ve daha rahat hücuma çıkan bir Ankaragücü vardı. Nitekim Recep Yiğit Sevinç’in ayağından şık bir gol de geldi ve durum 1-1 oldu. Bu yarıda sol beke kayan Miraç daha faydalı göründü.
Golden sonra Ankaragücü oyuncularındaki arzu ve mücadele ikiye katlandı. Oyunu iyi tutan, rakibe pozisyon vermeyen sarı – lacivertli gençler az daha maçı penaltılara taşıyacaklardı. Ama Nalepa’nın mükemmel golü skoru Gençlerbirliği’ne çevirdi ve maçta 2-1 sona erdi. Kupayı kazanan Gençlerbirliği’ni ve Hüseyin Eroğlu hocayı kutluyorum ve ligde başarılar diliyorum. Takımda eksikler var. Ama 2-3 transferle iyi bir takım olabilirler. Çünkü transferler yine başarılı. Bu maçta oynanan oyunu ise baz almak hata olur.
Ankaragücü’nün oynadığı futbol için ne yazılabilir bilemiyorum. İçimiz buruk. 115 yıllık kulüp bunları yaşamamalıydı. Ama yaşattılar. Şimdi mali kaynak konusunda zorlansa da çok iyi bir başkan ve yönetim var. İdari açıdan her şey iyi.
Ben Ankaragücü takımını genel anlamda beğendim. Bu kadronun mimarı Mustafa Kaplan. Mustafa Kaplan olmasa bu kadroyu koruma ve yeniden kurmak bu kadar kolay olmayabilirdi. Ama takıma ve alt yapıya hakim durumdaki Mustafa Kaplan, hem tecrübelileri tuttu, hem de alt yapıyı A takıma kanalize etti.
Gençlerden öne çıkan isimler golü atan Recep, Fatih, Zahir, Ahmet Emre, Mert Can, Bedirhan olarak sayabiliriz. Recep ilk yarıda sahada olsa goller atabilirdi. Çabuk ve yetenekli. Önemli potansiyeli olan bir oyuncu. Zahir sağ bekte rahat oynar. Çabukluğu var. Bedirhan maçın başında çok top kaybetmesine rağmen, onda da ışık gördüm. Mert Can geçen sezon sürekli oynamasının avantajını kullandı.
Genç oyunculara tek tek değinmedim. Fikir için çok erken. Ama özellikle ikinci yarıdaki takım mücadele olarak daha fazla tatmin etti.
Tecrübelilerden İsmail, Halil İbrahim ve Mesut kamp yorgunu. Net belli. Bu üçlü toparlanıp, Osman Çelik, Özgür Aktaş ve Ertaç Özbir gibi isimlerde devreye girerse Ankaragücü çok daha iyi bir konuma gelebilir. Ama isteksiz olurlarsa takım sıkıntı yaşar.
Mahmut Tekdemir’in takımda kalmasının ne kadar önemli olduğu bir kez daha görüldü. TV’den görünmüyor ama takıma abilik yapıyor.
Sonuç olarak kaybedildiği için üzülecek bir maç yok ortada. Nihayetinde bir hazırlık maçı. Ama eksikler belli. Özellikle hücum hattında kenarlar ve santrfor bölgesi kritik. Mervan Yusuf Yiğit’in dönmesi hücumda sorunu azaltacaktır. Ama sorunu bitirmez.
Esas beni üzen ise 1 Ağustos’ta açıklanan bilanço oldu.
Maalesef Ankaragücü yönetimi yapayalnız kalmış. Ne Mansur Yavaş, ne MKE, ne ilçe belediyeleri, ne STK’lar Ankaragücü yönetimine destek vermemiş.
Ve en üzücü nokta Ankaragücü taraftarı, yönetimini yalnız bırakmış.
Sadece 624 kombine satılmış ve 528 yeni üye kaydı yapılmış.
Ankaragücü taraftarı, kendi bağrından çıkan bu yönetime neden destek vermiyor?
Bunun cevabı var mı?
Yıllardır yaşanan başarısızlığın sorumlusu bu yönetim değil…
Tam aksine bu yönetim kulübü yaşatmaya çalışıyor.
Ne diyelim; bu sezon Ankaragücü için fazla beklenti içine girmeden, yıllardır izleyemediğimiz gençleri izlemenin keyfini çıkarın!